Description
Hegel felsefe sınırdır diye düşünüyor. Sınırı varoluş ve yok oluş arasındaki bir geçiş, bir kiriş olarak açık düşünülmesiyle bize, varoluşun özdeşlik ve farklılığın, bir geçiş halinde birlikte duyuluş olanağınıaçıyor. Bu sınırın zamansal noktası, varoluş ve yok oluşun birlikte temaşa olanağını açıyor. Platon’un zamansal yorumudur bu aslında… Platon’un oyuncul diyalogları,Parmenides mesela, birlik ve çokluk arasındaki geçişte, özdeşlik ve farklılığın bir an için birlikte düşünülmesiyle anlamlı olmaz mı?’ Bunlar hayatın, yani varoluşun zamansal geçişte, varlıkla hiçlik arasındaki geçişte, kendisini duyuracaklarmış gibi seslendiği, yüzyıllardan bize, öteden-beriye bir uzanış değiller mi? Bu uzanışı düşünmek istersek nasıl düşünebiliriz? Bu uzanışı seslenişe açık kalışı, Heidegger’in dasOffene kavramındaki gibi düşünmeliyiz… Kulağımızın kirişte, yani geçişte, başlayış ve bitişlere böldüğümüz sınırları aşan bir süreklilik, Heidegger’in zamansal uzanış dediği anlamda düşünmeliyiz. Kiriş, geçiş, derviş sözcüğünün Farsça kapı eşiği anlamı, bunların hepsi henüz duyulmamış olanı duymaya yaklaşma deneyimleridir…